Erbab Hukuk Arabuluculuk ve Danışmanlık

Çekişmeli Boşanma Davası

Çekişmeli Boşanma Davası

Çekişmeli boşanma davasında taraflardan birisi tek başına boşanmak istemesi halinde; boşanma sebeplerini ileri sürerek boşanma talebinde bulunabilir. Ancak çekişmeli boşanma davasında boşanma sebeplerini iddia eden taraf iddiasını ispatla sorumludur. Bu sebeple iddiasını ispatlayabilmek için tüm delilleri toplaması ve delillerini boşanma sebepleri ile ilişkilendirerek davada ileri sürmesi gerekmektedir. İleri sürülen deliller ve iddialar doğrultusunda mahkeme tarafından tarafların evlilik birliğinin sona ermesindeki kusuru araştırılmaktadır. Yapılan kusur araştırması sonucunda gerek maddi-manevi tazminata gerekse nafakaya hükmedilmektedir. Davacı tarafın öne sürdüğü boşanma sebeplerini ve bu sebeplerdeki karşı tarafın kusurunu ispatlaması çekişmeli boşanma davasının en önemli kısmını oluşturmaktadır.

Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir.

Medeni Kanun’un 185. maddesinin 2. fıkrasına göre, eşler evlilik birliğinin mutluluğunu birlikte sağlamakla yükümlüdürler. Evlenmekle eşlerin hayatları birleşir, eşler evlilik birliğinin mutluluğunu ve menfaatlerini birlikte korumak yükümlülüğünü üstlenirler. Evlilik birliğinin mutluluğunu sağlamak yükümlülüğü, evlilik birliğini ayakta tutan temel esastır. Eşlerden her biri ortak hayatın huzuru ve mutluluğunu gerçekleştirmek için elinden geleni yapmakla mükelleftir. Evlilik birliğinin mutluluğunun sağlanıp sağlanamadığı hususu ise bütün iddialar göz önünde tutularak her somut olay için ayrı değerlendirme yapılarak belirlenir.

Örneğin;

  • Eşlerden birisinin yakınlarının diğer eşe;
  • Hakaret etmesi,
  • Dışlaması,
  • Fiziksel şiddet uygulaması,
  • Küçümseyici sözler ve tutumlar sergilemesi,

• Diğer eşin ailesi hakkında kabul edilemez sözler söylemesi gibi davranış ve tutumlara karşı sessiz kalan, eşini koruyucu tavır içerisine girmeyen diğer eş “başkalarına karşı koruma yükümlülüğünü” yerine getirmemiş olup boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir. Başkaları terimine diğer eşin ailesi de dahil edilmektedir. Yüksek mahkemenin emsal kararları da bu yöndedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.04.2010 Tarih, 2009/4635 Esas ve 2010/8124 Karar sayılı ilamı;

Ailesinin davacı kadın ve ailesine karşı hakaretleri ile davacıyı kovmalarına sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2015/23937Esas ve 2017/3565Karar sayılı ilamı;


Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda davalı-davacı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu kabul edilerek, erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de; toplanan delillerden ve mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, kadının, annesinin evliliğe müdahalesine izin verdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı-davacı erkek de dava açmakta haklı olup, Türk Medeni Kanununun 166. maddesi koşulları erkeğin davası yönünden gerçekleşmiştir. O halde, davalı-davacı erkeğin boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir.

Boşanma davası ile ilgili sorularınız için iletişim bilgileri kısmından büromuz ile irtibata geçebilirsiniz.

Etiketler:

Makaleler

Paylaş: